Birinci Zat, zuhur ettiği zamanın dinamiklerine göre artmakta olan ateizm ve materyalizme karşı iman hakikatlerini anlatıp, imanı gereği inandığı yoldan zerre adım atmadı. Ömrünü de bu doğrultuda yaşadı ve hakiki imana giden yolların salahiyetini, “iki kerre iki dört eder derecesinde” kat’î bir şekilde anlatıp iman hakikatleri mirasını bıraktı.
İkinci Zat, iman hakikatleri mirasının nasıl kullanılacağını yaşayarak gösterdi. Hakiki imanı elde eden birinin nasıl yaşayacağını, uygulamalı olarak ve başkaları için yaşayarak ortaya koydu. Hasbilik ve diğergamlık timsali bir hayat yaşadı. Zuhur ettiği zamanın dinamiklerinde dünyada artan çatışmalar ve kaosa karşı, takipçilerine hoşgörü ve diyaloğun önemini anlattı. Diyalogla açılan kapıları ve kurulan köprüleri gösterdi.
Üçüncü Zat’ta, Allahu âlem, birinci zatın işaret ettiği iman hakikatlerine sahip, ikinci zat gibi hasbi, diğergam ve diyaloğa açık olacağını öngörmek çok zor değil. Şunu da görmekte fayda var: Çağımızın en büyük sorunu ve hastalığı olan ibneliğe karşı, Üçüncü Zat’ın evli olabileceğini kestirmek zor değil. Dünyanın kurtuluşunun ve barışının, aynı zamanda imanlı, aynı zamanda fedakâr, aynı zamanda diğergam, aynı zamanda ihlaslı ve aynı zamanda hasbi ruhlara ihtiyacı olduğu kadar; fedakâr-cefakâr heteroseksüellere de ihtiyacı olduğunu görmek gerekir.
Şimdi, Üçüncü Zat’ı beklerken, hakiki imanı elde etmeye ömrünü adamış heteroseksüel bireylere buradan bin selam olsun.